30 Nisan 2014 Çarşamba

Maden İşçiliğinden Real Madrid'e: Raymond Kopa




Fransa ve oyun kurucu denildiğinde akla iki isim gelir: Zinedine Zidane ve Michel Platini... Platini, Fransızların uluslararası arenadaki ilk kupasını 1984'de Avrupa Şampiyonası'nda ülkesine kazandırdığında aynı zamanda Juventus ile İtalya'nın tozunu atıp Ballon d'Or ödülüne de ambargo koyuyordu. Zidane ise Fransa'ya Dünya ve Avrupa kupalarını getirmiş, Real Madrid ile Şampiyonlar Ligi zaferini yaşamış, hem kulüp hem de milli takım bazında hemen hemen kazanılabilecek her şeyi kazanmış bir futbol ilahı.

Ancak Fransızlar playmaker kavramıyla bu iki oyuncudan çok daha önce, 1950'li yılların başında tanışmıştır. Asıl adı Raymond Kopaszewski olan, 1. Dünya Savaşı sırasında Polonya'dan Fransa'ya göçmüş kısa boylu, güçlü ve üstün yetenekli bu genç Fransa'nın futbol tarihine damga vuracak ilk isimlerin başında gelecekti.


Ailesi göçmen olan genç Kopa, babası ve dedesi gibi madende çalışıyor kalan zamanlarını ise futbol oynayarak geçiriyordu. Küçük yaşlarda farkedilen yeteneği sayesinde kendisinden yaşça büyük kişilerle rahatlıkla oynayabiliyordu Kopa. 10 yaşına geldiğinde US Noeux adlı kulübün altyapısında oynamaya başlayan Kopa, 1947'de madende çalışırken kaza geçirmiş ve bir parmağını kaybetmişti. Henüz 16 yaşındayken yaşadığı bu kaza sonucunda madende çalışmayı bırakmış ve tüm ağırlığını futbola vermiştir.

Kazanın ardından 1949 yılında Angers ve Reims Kopa'ya talip olur ve 9.000 frank transfer ücreti karşılığında Kopa Angers'ın yolunu tutar. Bu kulüpte iki yıl geçiren Kopa 60'dan fazla maça çıkmış ve 15 gol atmıştı. Oyun içinde yaptıkları ve arkadaşlarını yönlendirmesi ise ondaki futbol becerisini gözler önüne seriyordu.

1951'de Albert Batteux'un çalıştırdığı Stade de Reims takımına yüksek bir ücret karşılığında transfer olan Kopa burada vites arttırmış kısa bir süre sonra da Pierre Pibarot'un çalıştırdığı Fransa Milli Takımı'nın kapısını aralamıştır. 1953 yılında ve 1955 yıllarında Reims formasıyla Fransa şampiyonluğu da yaşayan, 1954 yılında İsviçre'de düzenlenen Dünya Kupası'nda da forma giyen Kopaszewski gösterdiği performansla turnuvanın en iyi genç oyuncusu seçilir. 1955-1956 sezonu ise Kopa'nın kariyerindeki dönüm noktalarından biri olacaktır. Bir önceki yıl Fransa ligini kazanan Stade de Reims gösterdiği üstün performansla Şampiyonlar Ligi'nde finale kadar yükselir. Rakipleri ise Alfredo Di Stefano'nun önderliğindeki Real Madrid olur. Maçı 4-3 kazanan Real Madrid genç Raymond'u da kadrosuna katar. L'equipe gazetesinde yayınlanan karikatürdeki gibi Real hem kupayı hem Kopa'yı alır.

Raymond Kopa ve Di Stefano başkan Santiago Bernabeu ile birlikte


Real Madrid'de geçirdiği yıllar ona kendisi gibi büyük yıldızlarla çalışma imkanını doğurmuştur. Forma giydiği dönemlerde Di Stefano, Didi, Puskas, Francisco Gento, Hector Rial ve Jose Santamaria gibi yıldızlarla aynı kadroda bulunma şansına sahip olur.

Raymond Kopa - Di Stefano - Ferenc Puskas


Bir sonraki yıl, yani 1956-57 sezonunda ise Şampiyonlar Ligi finalinde Fiorentina mağlup edilir ve Raymond Kopa Avrupanın en büyük kupasını ellerinin arasına alır. Aynı sezon İspanya şampiyonluğunu da tadar.


Di Stefano ile birlikte Şampiyon Kulüpler Kupası'yla tur atarken



1957-58 sezonunda bir kez daha Şampiyonlar Ligi finali oynarlar. Juan Schiaffino'lu Milan'ı uzatmalarda Gento'nun golüyle geçer ve bir kez daha Avrupa'nın en büyüğü olurlar. Aynı yıl İspanya şampiyonluğu bir kez daha kazanılır. Kopa ayrıca o sezon 3. kez verilen Ballon d'Or ödülünü kazanır. Tarihte Ballon d'Or kazanan ilk Fransız futbolcu olarak da tarihe geçer.


Raymond Kopa, Ballon d'Or kazanan ilk Fransız oyuncudur


1958'de Dünya Kupası için kendisini Reims'e transfer eden Albert Batteux'un çalıştırdığı Fransa Milli takımıyla birlikte İsveç'in yolunu tutan Kopa,  takım arkadaşları Just Fontaine ve Maryan Wisnieski ile birlikte turnuvaya damga vururlar. 13 golle kupanın gol kralı olan Fontaine'in arkasında onu besleyen oyun kurucu olarak görev yapan Kopa oynadığı futbolla turnuvanın en iyi oyuncusu seçilir(1954'de Dünya Kupasının en iyi genç oyuncusu seçilen Kopa, 1958'de ise en iyi oyuncu seçilerek bu ödülleri üst üste alan tarihteki tek oyuncu olur). ancak Fransa yarı finalde Pele'nin önderliğindeki Brezilya'ya direnememiş ve turnuvayı Batı Almanya'yı yenerek 3. tamamlar.



1958-59 Kopa'nın Real Madrid'de geçirdiği son sezon olur. Kopa Fransa'yı ve ailesini özlediği için Real Madrid'in uzatmak istediği sözleşmeyi reddeder. Şampiyonlar Ligi'nde bir kez daha final oynayan Real Madrid'in rakibi ise Kopa'nın eski takımı Stade de Reims'den başkası değildir. Enrique Mateos ve Di Stefano'nun golleriyle maçı 2-0 kazanan Real Madrid'de Raymond Kopa takımına şampiyon olarak veda eder ve eski takımı Reims'in yolunu tutar. Kopa 28 yaşında Reims'e dönerken arkasında 80'den fazla maç ve 28 gollük bir Madrid serüveni bırakır. Kopa burada Just Fontaine ile iyi bir ikili oluşturup Reims'e 1960 ve 1962 yıllarında Fransa şampiyonluğunu tattırır. Ancak Reims yavaş yavaş eski günlerinden uzaklaşmaya başlar ve sonraki sezonlarda yaşadığı düşüşün etkisiyle küme düşer. Raymond Kopa takımıyla mücadeleye devam kararı alır ve kulübü yeniden 1. lige çıkarır. Fakat bu çıkışın devamı gelmez. Takım 1966-67 sezonunda tekrar küme düşerken Raymond Kopa'da futbolu bırakma kararı alır. Kariyerinden geriye 550'den fazla maç, 100'ün üzerinde gol ve yazılmış onlarca destan kalır. Tam 10 yıl Fransa Milli Takımı'nda da görev yapan Kopa 45 kez giydiği milli formayla 16 gol atar.

1958 Dünya Kupası'nda takım arkadaşı Roger Piantoni ile birlikte

Aslen Polonya'lı olan Raymond Kopa'nın Fransa Milli Takımını seçmesi kimi çevrelerce yadırganmıştır. Fransa'daki birçok göçmen çocuğu gibi o da yaşadığı ülkenin takımı seçmiştir. Polonya futbolu ise ancak Lato ve Boniek ile adını duyurabilme fırsatı bulmuştur.

Kopa birçok açıdan Fransa futbolu için milat olmuştur. Ballon d'or ve Dünya Kupası'nda aldığı ödüller onu uluslararası arenada ödül almış ilk Fransız oyuncu yapar. Real Madrid'de Di Stefano ve Puskas'la, milli takımda ise Fontaine ile kurduğu ortaklıklar binlerce futbolseverin gönlünde taht kurmuş ve bir futbol efsanesi olarak adının sonsuza dek anılacak olmasını sağlamıştır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder