16 Temmuz 2014 Çarşamba

Kalecilerin Dünya Kupası



Bu yaz Dünya Kupası tam anlamıyla kontrol futbolun gösterisine sahne oldu. Başta Hollanda ve Arjantin olmak üzere ofansif oyun sistemleriyle tanıdığımız birçok takım kupa süresince beklenenden farklı olarak rakibin üstüne fazla gitmeyen, temkinli bir futbol anlayışıyla kupayı tamamladı ve bu anlayış sayesinde de başarılı oldu. Bu durum turnuvada atılacak olan gol sayısını düşürecek gibi bir izlenim yaratmış olsa da bol gollü bir kupayı geride bıraktık. Kaleciler ise bu aksiyonun baş kahramanı oldular ve kupa süresince efsaneleştiler.



Bu konuda ilk parantezi Meksikalı Guillermo Ochoa için açmak gerek. Turnuva boyunca Meksika takım olarak iyi bir performans gösterse de bunda aslan payı Ochoa'ya ait. Grup aşamasında Brezilya, Hırvatistan ve Kamerun ile karşılaşan Meksika bu maçlarda sadece Hırvatistan'dan gol yerken kaleci Ochoa özellikle Brezilya maçında yaptığı kurtarışlarla isminin devleşmesini sağladı.







Ochoa'nın parlak performansı takımını ikinci tura taşırken çeyrek final için Hollanda karşısına dikilen Meksika maçta öne geçmesine rağmen Hollanda'nın son dakika golü ve ardından gelen penaltıyla kupaya veda etmişti. Ochoa bu maçta da mucizeler yaratmaya devam etti ve dünya kupasında parlayan kalecilerin başını çekmeyi başardı.


Kosta Rika kalecisi Keylor Navas da takımına sınıf atlatan kalecilerden oldu. İtalya, İngiltere ve Uruguay ile düştükleri ölüm grubunda en zayıf halka olarak görülen Kosta Rika futbolun güzelliklerinden biri olan sürpriz faktörünü sonuna kadar gerçekleştirmiş ve gruptan lider çıkmayı başarmıştı. Sadece gruptaki ilk maçında Uruguay karşısında Cavani'den penaltı golü yiyen Navas o dakikadan itibaren adeta bir canavara dönüp İtalya ve İngiltere maçlarını gol yemeden tamamladı. Yaptığı kurtarışlarla takımına sınıf atlattıran Navas ikinci turda Yunanistan maçında son dakika golü yemesine rağmen uzatmalar sonucu gidilen penaltılarda Christodoulopoulos ve Gekas'ın penaltı atışlarını da kurtararak takımını çeyrek finale taşımakla kalmamış aynı zamanda çoğu kişinin haritada bile yerini gösteremediği Kosta Rika'nın kahramanı olmuştu. Çeyrek finalde favorilerden Hollanda karşısında da etkili kurtarışlar yapan Navas penaltılara giden maçta takım arkadaşlarının da atışlardan yararlanamaması sonucu sahadan boynu bükük ayrılsa da kupaya damga vurmayı başardı.






ABD kupanın futbol açısında en güzel örneklerinden birini sergilediği. Jurgen Klinsmann yönetiminde çehresi değişen ve London Donovan'ı kullanmayan yankiler Portekiz ve Gana'yı geride bırakarak ikinci tura yükselirken kaleci Tim Howard gösterdiği performans ile ülkede milli kahraman ilan edildi.







Portekiz maçında yaptığı kurtarışlarla kaleye duvar örmek kelimesini gerçeğe dönüştüren Howard'ın asıl ses getiren maçı ise ikinci turda 2-1 kaybederek turnuvaya veda ettikleri Belçika karşılaşması oldu. Belçika karşısında tam 16 kritik kurtarışa imza atan Tim Howard Dünya Kupaları tarihinde bir rekor kırmış oldu. Gösterdiği performans sonrası ABD başkanı Barrack Obama tarafından dahi tebrik edilen Tim Howard'ın 36 yaşında ve büyük ihtimalle son kez dünya kupasında sahne aldı.






Hollanda'da kaleciler açısından yüzü gülen ekiplerden Jasper Cillesen'in koruduğu kalede Van Gaal'in yarattığı oyun şablonununda etkisiyle pek korkulu anlar yaşamayan portakallarda asıl ses getiren olay ise Kosta Rika maçının 120. dakikasında Cillesen yerine Tim Krul'un kaleye geçmesi ve yaptığı kurtarışlarla Hollanda'yı yarı finale taşıması oldu. Van Gaal maç sonu yaptığı açıklamada bunun planlanmış bir hamle olduğunu ve bu durumdan Cillesen'e bahsetmediklerini söylemesi ise dikkat çekici bir başka nokta oldu.





























Messi, Agüero, Higuain, Di Maria gibi muhteşen hücum silahlarıyla Brezilya'ya gelen Arjantin turnuva
boyunca oynadığı kontrollü ve defansif disiplinden ödün vermeyen futbol anlayışı ve yıldızlarının hemen her maç boyunca yediği ağır markaj nedeniyle kupada hücum resitali sunmasa da özellikle grup aşamalarından sonra Sergio Romero kalede ismini parlatmayı başardı. Arjantin kalesi için zayıf bir isim olarak görülen ve grup aşamalarında pek de parlak bir performans göstermeyen Sergio Romero tıpkı Arjantin takımı gibi kupada giderek büyüdü.





Penaltılara giden Hollanda maçında önce Vlaar, sonra da Sneijder'in şutunu çıkarmayı başaran Romero takımının finale kalmasını sağladı. Finalde de 90 dakika boyunca hatasız oynayan Romero 113. dakikada Götze'nin golüyle kupayı kaybetsede Brezilya'dan bir dünya ikinciliği ve yerini sağlamlaştırdığı bir Arjantin kalesiyle ayrılmayı başardı.



























Kupada altın eldiven ödülünün sahibi olan Manuel Neuer hakkında ise söylenebilecek fazla bir söz yok. Bir önceki kupada sergilediği performans ona Bayern Münich'in kapılarını açtı ve burada dünyanın en iyi birkaç kalecisinden biri haline geldi. Kaledeki soğukkanlı duruşu ve vücut özellikleri Sepp Maier, Toni Schumacher, Bodo İllgner, Oliver Kahn, Jens Lehmann gibi mükemmel kaleciler çıkaran Alman ekolünü birebir temsil ediyor. Onun sayesinde Almanya ve Bayern Munich kalesinin uzun yıllar daha güven altında olacağını söylemek pek de yanlış sayılmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder